12 Mart 2007

"Diveristy is a good thing" vs. "Niye bu kadar çok linux var?"

Eğer linux dünyası ile ilgilenen bir son kullanıcı iseniz, ilk farkettiğiniz şeylerden biri dağıtım kavramıdır. Dağıtım kabaca, belli programlarla beraber paketlenen bir linux çekirdeğinden başka bir şey değildir esasında ama; bunlardan yüzlerce olması kafa karıştıran bir şeydir genelde son kullanıcı için.

Bu dağıtımlar nispeten kolay olanlardan (fedora, ubuntu gibi) deneyimsiz kullanıcı için oldukça zorlayıcı olanlara kadar (debian, gentoo) çok geniş bir skalada yer alırlar ve genelde aşağı yukarı aynı paketleri içerirler fakat; derinlerde bir yerlerde bu dağıtımlar bir şeyleri farklı yaparlar ve bunu genelde sadece masaüstünden bakan son kullanıcı görmez ya da göremez (zaten son kullanıcının bunu görememesi istenir, kendi huzuru için) ve ondan sonra işte tartışma başlar...

Genelde yeni bir linux meraklısı ya da linux'a yeni alışan bir sistem yöneticisi, kendi iş yerinde ya da masaüstünde kullanmak için bir dağıtım ister. Siz de bir şeyler önerirsiniz. Beğenmez, başka bir şeyler ister başka şeyler söylersiniz. Elinizdeki basit opsiyonlar bittiğinde (deneyimsiz pilotun kullanabileceği süpersonik jet yapmak her babayiğidin harcı değildir) debian, gentoo gibi şeylere yönelirsiniz ve sonunda karşıdan cevap gelir:

Neden bu kadar çok linux var? Bunlar neden birleşmiyorlar? Belli standartlar yok? Bak, Windows bir tane ve dünyayı sallamakla meşgul...
İnsanlara anlatmakta ne kadar zorlansam da, kazın ayağı pek öyle değil maalesef büyük bilgisayarlar dünyasında. Dünya üzerinde bağlandığınız sunucuların çok büyük kısmı Linux üzerinde çalışan apache sunuculardır. Dünyadaki süperbilgisayarların çoğu Linux kullanır. Bir çok ADSL modemde de Linux ya da BSD tabanlı gömülü sistemler vardır. Gerçekten...

Peki neden bu kadar çok linux var? Esasında hiç kimse dünyada en az yüz tane Linux dağıtımı olacak diye bir kural koymuyor. Bu çeşitlilik doğal bir ekosistemin ürünü. Burası bir canlılar ekosistemi. Her dağıtımın cinsi aynı: linux ama; türler farklı (Tam tersi de olabilir, üşendim şimdi biyolojik gruplandırma aramaya).

Linux ve onun üzerinde çalışan programların bir çoğu "özgür yazılım" dediğimiz, GNU/GPL lisansı ile lisanslanmış olan yazılımlardır. Bu yazılımları değiştirebilir, değiştirdiğiniz halini başka isimler ile dağıtabilrisiniz. Bu özgürlüğün ise kaçınılmaz bir sonucu vardır: çeşitlilik.

Çeşitliliğin getirdiği şeylerden biri de evrimdir. Linux dağıtımlarının hiç biri birbirinden tamamen bağımsız değildir. Bu aralar pek bir popüler olan ubuntu ailesi, esasında debian'ın son kullanıcıların daha kolay kullanabilmesi için evrimleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Aynı şekilde Pardus'da yine aynı şekilde çok profesyonel bir dağıtım olan gentoo ve yine debian tabanlı olarak geliştirilmiştir ama;(*) Bir çok son kullanıcı ubuntu'nun debian, Pardus'un gentoo(*) köklerini görmez. Görmemesi de gerekir çünkü biz onların bilgisayarlarını kullanabilmelerini istiyoruz. Zorlanmalarını değil.

Aynı açıdan baktığım zaman şahsen ben, son kullanıcının kullanabileceği, her ayar için ayrı araçlar içeren, veya bazı yerlerinde çok fazla ayar var diye sadeleştirilmiş bir Linux dağıtımı kullanmaktan hazzetmediğim için debian kullanıyorum. Terminal ile gayet rahatım, hatta bir adım ileri gidip konfügrasyon dosyalarımı kendim yazmaktan haz alıyorum (bana istediğiniz sıfatı yakıştırmakta serbestsiniz). Siz debian ile ne kadar rahat değilseniz, ben de ubuntu da boğulabiliyorum örneğin. İşte bu yüzden bu kadar çok dağıtım, bu kadar çok program varyantı, bu kadar çeşit var. Burası bir "bazaar". İsteyen istediğini almakta serbest ve kimse kimseye neden diye sormuyor.

Peki siz pazarda bu kadar çok domatesçi varken ve bunun nedenini sormuyorken, neden bu kadar çok Linux var diyorsunuz? Burada herkes için bir şeyler var. Lütfen çekinmeyin, deneyin ve lütfen bize böyle şeyler yazdırmayın, üzülüyoruz.

Kıssadan hisse. Diversity is a good thing(TM).

(*): A. Murat Eren bu blog'a bıraktığı bir yorumda Pardus'un evrilmediğini aksine sıfırdan geliştirildiğini belirtmiş. Referans olması için yorumun tamamını bıraya kopyalıyorum:
Merhabalar,

Yazınıza Google Analytics kayıtları arasında gezerken rastladım. Okudum (elinize sağlık), ve bir şeyi düzeltmek istedim müsadenizle.

Pardus Gentoo tabanlı bir dağıtım değil.

Pardus ile Gentoo arasındaki tek ilişki, Pardus'un kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak araçların ve uygulamaların Türkçe ile ilgili teknik problemlerinin düzeltilmesi ile ilgili geliştirme işleri esnasında, yani henüz ortada Pardus yokken geliştiricilerin Gentoo kullanıyor olması idi. Bir kısmı da zaten Debian, birisi de Mandrake kullanıyordu.

Pardus, -ön plana çıkarılması gereken bir özelliği olduğu için değil, sadece doğru bilgiyi iletmek adına belirtmek istiyorum ki-, hiç bir dağıtımın temel alınması ile oluşturulmuş bir dağıtım değil. "From scratch" tabir edilen yaklaşımla inşa edildiğinden bahsedebiliriz.
Kendisine gösterdiği ilgi için teşekkür eder, hatalı bilgilendirme için özür dilerim.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle belirtmeliyimki yazın çok net ve açıklayıcı olmuş.Özellikle GNU/GPL e bağlı geliştirme ve yayınlama özgürlüğünün getirdiği çeşitlilikle ilgili açıklaman sanıyorum Linux dağıtımlarındaki nüfus için yeterince sade ve anlaşılabilir bir açıklama.

Bu noktada ben olaya iki ayrı pencereden yaklaşmak istiyorum.

Birincisi son kullanıcılar, diğeride profesyoneller.

Öncelikle konuyu profesyoneller açısından ele alalım.Bu türe giren canlılar genellikle uygulama geliştirdikleri için kullandıkları OS ile ilgili terslikleri, kendi çalışma tarzlarına uymayan kıymıkları, "ya şurası şöyle olsaymış çok daha güzel olurmuş" diyebilecekleri noktaları ve son kullanıcının kavram olarak bile erişemeyeceği pek çok olguyu rahatlıkla görebilir ve haliyle değiştirmek/geliştirmek isterler.Bu açıdan bakıldığında her profesyonel Linux dağıtımı onlar için bir oyun bahçesidir ve tüm yaratıcılıklarını kullanarak harikalar yaratabilirler.İşte bu yüzdendirki dünyaki sunucuların çok büyük bir kısmı sahipleri tarafından (admin) eğitilebilen ve geliştirilip, ihtiyaçlara göre uyarlanılabilen sistemlerden kuruludur.Zira MS OS ile oyun alanınız çok dardır ve dahası bu alanı sınırlayan dikenli teller can acıtabilir.Dolayısı ile Linux dağıtımları gerçek profesyoneller için F1 pilotlarının teknoloji harikası araçları gibidir.Sürekli olarak geliştirilir ve mücadelenin/ihtiyaçların gerektirdiği gibi uyarlanılabilir.

Ancak tıpkı; süspansiyonu kazık gibi olan, tek kişilik, klimasız ve debriyajına basmak için soba borusu kalınlığında bir bacağa gerek olan bir F1 aracını Ahmet beyin kullanmak istemeyeceği gibi üstü düzey yetenekleri olmayan hiçbir kullanıcıda Linux dağıtımlarına yanaşmak istemez.Bir kere herşeyden önce son kullanıcıya lazım olan pratikliktir (aracın içine girmek için 8 çeşit jimnastik hareketi yapmak yerine kapıyı açıp binmek gibi).Bunun yanında pek çok kullanıcı görünüme önem verir (bir F1 aracının yüzlerce ton basınç altında bile sadece 4mm deforme olan carbon-kevlar şasisi yerine Mercedes CL nin çekici karoserinin tercih edilmesi gibi).

Çünkü son kullanıcının amacı arabayı kullanmak değildir.Onu kullanarak bir yere ulaşmaktır.Ancak F1 pilotunun direkt amacı aracı kullanmak ve onu sınırlarına kadar zorlayarak bir başarı elde etmektir.

Demek istediğim, Linux dağıtımları profesyonel ellerde harikalar yaratabilecek ve asla bir son kullanıcı OS'un ulaşamayacağı dayanıklılığa, sınırlara, güce ve hıza sahip sistemlerdir.Ancak bu son kullanıcıyı günlük hayatında varmak istediği yere götürmek için çok ama çok fazladır.Hem kullanım hem yapı olarak.Son kullanıcı elindekinin sınırları olduğunu ve bu sınırlar içinde tüm ihtiyaçlarını karşılayabileceğini bildiği ürüne (her ne olursa olsun) zamanını verir.

Yani F2008 Ahmet bey için asla işe gidip geleceği bir araç olamaz.

Benim asıl görüşüm şudur; Linux asla son kullanıcınında anlayıp erişebileceği bir oyuncak olmamalı tam aksine her zaman için yalnızca profesyonellerin ellerine emanet en üst seviye olarak kalmalıdır.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Merhabalar,

Yazınıza Google Analytics kayıtları arasında gezerken rastladım. Okudum (elinize sağlık), ve bir şeyi düzeltmek istedim müsadenizle.

Pardus Gentoo tabanlı bir dağıtım değil.

Pardus ile Gentoo arasındaki tek ilişki, Pardus'un kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak araçların ve uygulamaların Türkçe ile ilgili teknik problemlerinin düzeltilmesi ile ilgili geliştirme işleri esnasında, yani henüz ortada Pardus yokken geliştiricilerin Gentoo kullanıyor olması idi. Bir kısmı da zaten Debian, birisi de Mandrake kullanıyordu.

Pardus, -ön plana çıkarılması gereken bir özelliği olduğu için değil, sadece doğru bilgiyi iletmek adına belirtmek istiyorum ki-, hiç bir dağıtımın temel alınması ile oluşturulmuş bir dağıtım değil. "From scratch" tabir edilen yaklaşımla inşa edildiğinden bahsedebiliriz.


Selamlar.